29 Aralık 2013 Pazar

Roboski, Kürtlerin ‘hafıza mekanı’dır artık!*

Hala Bêre bêre homete
Şine diyare dewe şîn û şivano
Cendege domanu tijî verde
Cenî merednera kîste
Hay lo lo lo bêre bivîne
Zalimene….(*)


İki yıl önce bugün, gece, yarının kürde yine hangi trajediyi getireceğini bilmeden, hayatımıza devam ettiğimiz zamanlar… çok uzak bir geçmişte olmuş gibi geliyor şimdi tekrar hatırlarken! Çok hatırlamaktan mı, sürekli aynı trajediyi yaşamaktan mıdır, uzak geçmiş kipi ile ifade etmek? yoksa kanıksamaktan mıdır yeniden hatırlayıp hatırlayıp unutmak, giderek gerçeklikle bağını koparmak yaşananların…

Halbuki iki yıl önceydi, -katledilenlerin yakınları için daha dün gibi- gece yarısı yataklarımıza gitmeye hazırlanırken, ‘kaçak’tan dönen çocukların başına bomba yağıyordu Qileban’a bağlı Roboski köyü yakınlarında. Çoğumuz Qileban’ı da Roboski’yi de o zaman öğrendik, çünkü orası haber bültenlerindeki ‘Şırnağın Uludere ilçesine bağlı Ortasu köyü’ idi. Bilenlerimiz ise tekrar hatırladı, gitmesek de görmesek de orada uzakta bir köy olduğunu! O uzak yerde Kürtler kendi topraklarında çizilen sınırlar arasında ‘kaçak’ gidip geliyorlardı ve akrabaları ‘bölen’, kendilerine rağmen çizilen sınırları ‘ekmek’ kapısı haline getirmişlerdi ve kültürel yaşamın bir parçası haline getirmişlerdi ‘kaçak’ yaşamayı neredeyse yüzyıldır! Nusaybin-Qamişlo arasındaki ‘kaçakçı’ hikayeleri geliyor aklıma, öldürülen gençlerin cesetlerinin korkudan sahiplenmediği zamanlardı onlar…biraz daha geçmişte..

28 aralık 2011, kaçaktan dönen gençler, çocuklar ‘terörist’ ‘sanılarak’ bombalandılar… 34 kişi, 17 tanesi çocuk yaşta… biri yaralı, iki tanesi sağ 3 kişi sağ kurtulmayı ‘başarabildi’! Sağ kurtulan olmazsa belki de haberi olmayacaktı kimsenin katliamda,  ya da olurdu muhakkak ama belki de yanlarına birer ‘keleş’ konularak çıkarılırlardı kameraların karşısına bir sonraki gün, ya da PKK yaptı denilirdi, ne de olsa korucu köyleriydi. Öyle olmamış mıydı daha önceden 11 köylü yakılmış ve katliam PKK’nin üzerine atılmıştı!

Benzeri 1943’te de oldu, bir sayı farkla, 33 kişilerdi onlar, 33 kurşunla vurulmuşlardı, yine bir ‘kaçak’ sonrası ‘gözdağı’ vermek istemişti devlet, yaralı kurtulan olmasa ‘aşiret çatışması’ adını vereceklerdi büyük ihtimalle, ne de olsa o zamanlar üzeri betonla kaplanmış bir mezara gömülmüştü ‘Kürdistan’.

Yıllar geçiyor ama değişmiyor bu ‘devlet’ aklı. Kürde ölmek düşüyor, karlı kışın karanlık gecesinde. Kendi vatanında Kürdün payına ölüm yazılmış, ‘kaçak’ olmasa, ‘terör’ olur bahanesi devletin. Sonrası, derin bir sessizlik! Sorulara iki kelimelik bir cevap; ‘olay yargıda’! işine geldiği gibi! Karartma, olmadı o savcıdan bu savcıya sevk, o da olmadı ‘devlet sırrı’ olur…

Tıpkı 1994’te bombalanan köyler ve öldürülen 33 köylü gibi… 20 sene sonra AİHM’de mahkum olan devlet aklı hala ne failleri bulabilmiş, ne de failleri bulmak gibi bir derdin peşinde. Bu malumun ilanıdır aslında, anlayana!. Faili belli olan bir başka cinayet işlenmiştir gözlerimizin içine baka baka…

34 kişi, 17 tanesi çocuk yaşta kaçaktan gelirken başlarına bomba yağdırılarak canlarına kastedildi… oysa hemen yanı başlarında bulunan karakol yıllardır haberdardı onların ‘sınır’daki ‘kaçak’ giriş-çıkışlarından… korucu köyleriydi oysa, kalmak ile gitmek arasında ‘korucu’ olmayı ‘seçmiş’ köylüler… bir geçim kaynağına sahip olma adına, topraklarını sahipsiz bırakmama adına, toprağından, yerinden yurdundan vazgeçmeme adına ve alna vurulan lekeyi kabul etme pahasına… korucu köyleriydi, yıllardır ‘kaçak’a gidip geliyorlardı, geliş-gidişlerin hepsi kontrollerindeydi askerlerin, sürekli ısıya duyarlı kameralarla izleniyorlardı…

34 kişi, 17 tanesi daha çocuk yaşta… 2 yıl geçti üzerinden, ortada ne bir soruşturma, ne de ifadesi alınan bir şüpheli… devlet koymuş aklına karanlık dehlizlerde kaybetmeyi bu ‘dosya’yı, belli… belli olan bir şey daha var, artık Kürtler unutmuyor, unutmayacak kadar çoğaldılar çünkü… bugün başta Roboski köyü olmak üzere Kürdistan’ın tüm şehirlerinde katliamı lanetleme ve katliam kurbanlarını anma törenleri vardı…

Roboski, bir ‘hafıza mekanı’dır artık Kürtler için..

28.12.2013

(*)Hele gelin; gelin görün ey insanlar,
     Köye gittim ki, ah dövünmeler, ağıtlar
     Çocukların cesetleri güneşin altında
     Öldürmüşler kadınları
     Hay lo..lo..gelin görün..
     Ey zalimler…
     (Metin-Kemal Kahraman, Renklerde Yaşamak)


Not: Bu yazı kaleme alınırken Roboski’deki anma töreninde kalp krizi geçiren Miran Encü’nün hayatını kaybettiği haberi düştü ajanslara… şarkıyı tamamlamak ister gibi…