Muhtemelen siz
de görmüşsünüzdür yukarıdaki afişi. Bu afişi Diyarbakır’daki bir hastanenin
camlarında gördüm. Gözleri yardım
bekleyen bir çocuk fotoğrafının üstüne yapıştırılmış Suriye bayrağı. Kampanya
için etkili bir fotoğraf, görenlerde bir acıma ve yardım etme isteği hissi
uyandırıyor. Fotoğrafın üst kısmındaki başlık –daha doğrusu soru- ilk bakışta
bir irkilmeye sebep oluyor, daha sonra gözler sorudan çocuğun gözlerine oradan
ara başlıktaki fotoğrafın –kampanyanın- derdine kayıyor. Ve alttaki yardım
kuruluşunun adı ve yardım edilecek hesaplar ile tamamlanıyor afiş. “Yardım”
kampanyası için başarılı bir afiş.
Buraya kadar her
şey normal. Fakat normal olmayan, içinde beni rahatsız eden bir şeyler var.
Bu fotoğrafın –
yada afişin- asıldığı yer ile sorduğu soru içinde tarihsel, ideolojik ve tabiî
ki sosyolojik sorunları barındırıyor.
“Siz hiç vatanınız varken vatansız kaldınız
mı?” belki bu fotoğraf ya da afiş ve sorduğu soru dünyanın başka bir
bölgesinde herhangi bir şekilde sorunlu görülmeyebilir. İnsani bir yardım
kampanyasının başarılı bir afiş çalışması olarak görülebilir, bu yardım
kampanyasını organize eden yardım kuruluşunun ne kadar “insani”, ne kadar toplumsal
çevresine duyarlı, insanlığa, savaşa ve savaşın sonuçlarına kayıtsız kalmayan
bir yardım kuruluşu olduğunun bir göstergesi sayılabilir. Ne var ki bu afiş bende aynı duygu uyandırmıyor,
aynı şeyleri düşündürtmüyor.
Kimse yok mu? Yardım
derneğinin adı. Samanyolu Tv’nin bünyesindeki bir programın adıydı önce sonra Tv
bünyesinde bir derneğe daha sonra da “bağımsız” bir derneğe dönüştü. Yani dini
yönü ağır basan “İslami” bir yardım kuruluşu. Bunun ne ayıp bir tarafı var ne
de gocunacak, hatta yardımlaşma bizatihi İslam dininin ortaya çıkışında vardır.
Diğer yandan mutlaka takdir edilecek bir çok şey de yapmışlardır. Sorun bunlar
değil zaten. Sorun bizatihi sordukları “soru”da.
Amma velakin bu
soruya benim cevabım “evet”tir. Hem de yüzyıldır kendi vatanımda vatansız kalmışım,
vatansız muamelesi görüyorum hala. Sadece vatanım değil, dilim, kültürüm yok
sayılmış, inkar edilmiş ve inkarın bir başka sürümü devrede bugün.
Din kardeşliği
adı altında Kürtlerin “vatansız” kalmasının yolunu yordamını hazırlayan bir
ideolojinin, bir tarihin temsilcilerinin kalkıp Kürtleri bizatihi kendi vatanlarında
“başka” insanların acıları üzerinden yeniden sömürmeleri ve bunu yardımlaşma,
dayanışma, din gibi kutsal kavramlar adı altında yapmaları, en hafifinden bu
kavramlara saygı duymamaktır. Daha önemli bir başka soru/n ise, neden hala
Kürtlerin kendilerini sürekli aşağılayanlarla birlikte hareket ettiğidir?
Saygılarımla,
Not: Fotoğrafı bir türlü dikey konuma getiremedim ;-))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder