Bellek, içinde geçmiş, unutma, anımsama, hatırlama gibi
ifadeleri barındıran, bu anlamda geçmişin yeniden hatırlanması üzerine inşa
edilen kimlik olgusunun açıklanmasında da önemli olan bir kavramdır.
Geçmişin korunduğu ve hatırlandığı mekanlar olarak müzeler
öteden beri bulundukları yerlerde birer bellek mekanı olarak değerlendirilmekte
ve topluluk kimliğinin inşasında da önemli işlevleri olduğu düşünülmektedir.
Gelişen teknolojinin, artan göç ve nüfus artışının baskısı
altındaki kentlerde de ‘hafıza’nın kaybolması, kent ‘kimlik’i açısından bir
sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Kent kimliğinin yeniden inşa edilmesi, kent
tarihinin yeniden ele alınması, kentle ilişkili gelenek, göreneklerin toplanması,
kayıt altına alınması, yani bir anlamda kentin geçmişinin hatırlanması ile
ilişkili bir süreçtir.
Bu bağlamda kent müzelerinin, kentin geçmişine ait bilginin,
belgenin yer aldığı, kaybolan gelenek, zanaat ve mesleklere ait kayıtların
toplandığı ve yeniden sergilendiği mekanlar olarak, şimdiki ve sonraki
kuşakların yararlanacağı birer bellek mekanı işlevi gördükleri söylenebilir.
Diyarbakır Kent Müzesi de, gerek kurulma amacı gerekse
kurulma süreci ile yukarda belirtilenlere bir örnek teşkil etmektedir. Bu çalışmada,
bellek, birer bellek mekanı olarak müzeler ve kent müzeleri, bu mekanların
kente yeni bir ‘kimlik’ ve ‘tarih’ kazandırma çabaları ile ilişkisi anlatılmaya
çalışılacak ve bu bağlamda Diyarbakır Kent Müzesi örnek olarak sunulacaktır.
Anahtar Sözcükler: Bellek Mekanları, Kent, Kimlik, Kent
Müzeleri, Diyarbakır
*4-7 Eylül 2013 tarihleri arasında Bilkent Üniversitesi ve
Kültür Araştırmaları Derneği tarafından düzenlenen 'Bellek ve Kültür' başlıklı
VII. Uluslararası Kültür çalışmaları sempozyumunda sunulan makalenin özetidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder