7 Aralık 2011 Çarşamba

Akrê ve Diyarbekirli Dengbejler

Akrê ve Diyarbekirli Dengbejler
Diyarbakır bugün bir başka kültürel etkinliğe ev sahipliği yaptı. “Ameda Kevnar Akrêya Ciwan Hembêz Dike” (Tarihi Amed Genç Akre’yi Kucaklıyor) adı altında Diyarbekir ve Federal Kürdistan’ın Akre Belediyesi bir araya geldi. Akre’den fotoğraflar ve Federal Kürdistan’dan “ses”ler yani Dengbêjler vardı programda. Onlara eşlik eden Diyarbekir’den Dengbêjler.
Dengbêjlik bilindiği üzere, bir anlatım biçimi olarak sözlü Kürt edebiyatında önemli  bir yer tutar. Söze aktarılmış tarihtir, bellektir. Yasaklanan bir dilin, kağıda aktarılamayan ve/ya aktarılmayı bekleyen haykırışının dağlarda yankılanmasıdır.
Ve aynı zamanda Kürdistan folklorunun önemli kaynaklarından bir tanesidir.
Yankı bir haberleşme aracı da olmuştur insanlar için. Köyünden vadideki akrabasıyla seslenen veya bir dağın yamacından karşı dağın yamacında bulunan amcasını çağıran kişiyi birbirine bağlayan kendi seslerinden ziyade dağdaki yankılarıdır. Dağdaki seslerinin yankısı onların birbirleriyle haberleşmesini kolaylaştırmış, onlar arasındaki uzaklığı yakınlaştırmış, aralarında bir bağ kurmuştur.
Dengbêjlik ve Dengbêjler bu anlamıyla birbirinden uzak olan, uzak bırakılan insanlarımızın birbirlerine ulaşmasını, birbiriyle haberleşmesini sağlayan “yankı”ları olmuştur. Birbirlerine seslerini duyurmaya çalışan insanlar arasında birer “bağ” olmuşlar, bir köprü kurmuşlardır.
Diğer yandan gerek havadaki rüzgardan, gerek nehirdeki akan sudan, söylenen ile yankılanan her zaman “aynı” olmamış, ufak tefek değişiklikler meydana gelmiş. “yankı”daki bu özelliği, farklı yerlerde yer alan Dengbêjlerin “hikayeleri”nde de görmek mümkündür. Bu da Dengbêjliğe çeşitlilik katan bir özellik olmuştur.
Bu akşam, Akrê ve Diyarbekir’den Dengbêjleri dinleyince bu çeşitliliği bir kez daha ve canlı olarak gözlemleme fırsatı elde etmiş oldum.
İlk olarak, neredeyse bir asırdır Türkçenin hegemonyası altında bulunmaktan kuzeydeki Dengbêjlerin “ses”lerine Türkçe kelimeler girmişken, güneydeki Dengbêjlerin “ses”lerinde ise Arapça kelimeler görülmektedir. ikinci olarak, Akrê’den gelen Dengbêjler Ud’larıyla hikayelerini anlatırken Diyarbekirden Dengbêjler için “ses” yeterli bir enstrümandı. Ve anlattıkları… aslında farklı olaylar anlatsalar da aynı şeyleri söylüyorlardı. Bir yandan Mele Mustafa’nın ‘ûris’a gitmesine neden olan baskıyı, savaşı ve direnişi konu edinen “hikaye”yi bize anlatan Akrêli Dengbêj ile, diğer taraftan Şêx Seid’in idam edilmesini konu edinen “hikaye”yi bize anlatan Diyarbekirli Dengbêj… Farklı yerlerde (aslında bize farklılaştırılan fakat aynı olan) yaşanan benzer tarih… Bunları bir tarih kitabının cansız yaprakları arasında okumak pek mümkün olmuyor. Dengbêjler ve Dengbêjliğin gücü de buradan geliyor diye düşünüyorum.
Diyarbekir bir başka etkinliğe ev sahibi yaptı bu akşam ve bu akşam Dengbêjler  her zaman oldukları gibi bir “bağ” oldular. Bu akşam Diyarbekir ile Akrêyi birleştiren bir köprü oldular…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder