30 Mayıs 2012 Çarşamba

4/4lük Memur Zamcığı ve Yumurtanın Sarısı:


Bugün hakem heyeti memur zammı konusunda son kararı verdi. 4/4’lük bir zam önerdi içinde bulunduğumuz yıl için[1], önümüzdeki yıl içinde, kimse 4/4’lük olamaz diyerek herhalde ya da basketboldan ilham alarak belkide 3’lük gönderilim memurun potasına diye düşünerek 3+3 dediler.
Günün bir başka haberi sabah saatlerinde THY’de meydana gelen “deprem” ile ilgiliydi. Malum, yeni bir kanun tasarısı geliyor ve bu kanun tasarısına göre havacılık sektöründekilerin grev yapma hakları ellerinden alınıyor[2]. Sabahın ilk saatlerinden itibaren, haberin duyulması ile birlikte başta kabin memurları olmak üzere havacılık sektöründeki emekçiler iş yavaşlatma eylemine başladılar. THY’nın buna cevabı anayasal hakları olan bu eyleme katılan emekçileri “telefonla arayarak” iş akitlerinin sona erdiğini bildirmek olmuş[3]. İşe alırken telefonla mı aldın?
Başbakan ise diğer taraftan yine saydırmış herkese; bir yandan devletin bombalarıyla parçalanmış çoğu çocuk 34 insanın –ama Kürt- hayatını kaybettiği bir katliamın hesabını soranları kalleşlikle itham ediyor, diğer taraftan bu ülkenin dışında bir yerde, Suriye’deki bir katliamın hesabını sormaya çalışıyor “Müslüman” kimliğine dayanarak. Anlaşılan herkes kendince Müslüman, kendine Müslüman. Bir tek Kürtler istisna bu konuda. Onlara kendileri hariç herkese Müslüman!!!
Neyse konumuz şimdilik bu değil. Mevzu hükümet tarafından verilen zamcık (Levent Kırca’nın kulakları çınlasın!) ve birçok iş kolunda yetkili “sendika” olan Memur –sen’in tavrı… ve aslında “suç sende değil, sana üye olanda” dedirten emekçilerin tavrı…
Memur-sen’in web sitesine göre o kadar “kazanım”ları var ki, grevmiş, toplu sözleşmeymiş,, hem onlar da neymiş! Bak ne güzel toplaşıyoruz orada, toplu toplu görüşüyoruz, grev diyerek, toplu sözleşme diyerek caaanımm hökümetimizin o güzel canını niye sıkalım ki, değil mi ama!!.. Hem bu aralar zaten Başkanlık çalışmalarından işi başından aşkın, Roboski katliamının sürekli gündemde olmasından canı baaayaa bir sıkkın caaanımm Başbakanımızın o tatlı canını bir de biz, devletimin memurunun yetkili sendikası olan “memur”um-sen olarak neden sıkalım. Allah aşkına haksız mıyız biz!!. Hem arada bir zaten KESK denen bir başka konfederasyon var, onlar nasıl olsa buna muhalefet ederler, eylem yaparlar bir yerlerde, iş bırakırlar falan. Bizde katılıyormuş gibi yaparız, arkasından da “bakınız zam vermeseniz alanlara ineriz” deriz şakacıktan… sonra nasıl olsa büyüklerimiz bizi düşünür, bir zamcık daha yaparlar, güzel güzel anlaşırız. Hem nalına hem mıhına vurmuş oluruz, daha olmadı “hey üyeler size ev dağıtıyorum” muş gibi yaparız, bak nasıl toplaşırlar canım memurlar. Yaa, ne demiş büyüklerimiz; ‘benim memurum işini bilir’.
İşte bu anlayış, dünya sendikacılık tarihinde “sarı sendika” olarak tanımlanan, devlet tarafından sendikal hareketi ve dolayısıyla sendikal hareket eliyle yürütülen emek mücadelesini zayıflatmak amacıyla kurulan, kurulmasına destek verilen sermaye-devlet yanlısı sendikal anlayışın ta kendisidir. Bu anlayış emekçileri temsil ettiği sürece, emekçiler bu anlayışın kendilerini temsil etmesine izin verdikleri sürece, bugün THY’de çalışan işçi-memur emekçilerin başına gelenler yarın tüm işçi-memurlarının başına gelecektir. Bugün yapılan sadece bir provadır…
Başlıktaki yumurtanın sarısı mı? Rivayete göre sarı sendika tabiri, Amerika’da patron-devlet-sermaye yanlısı sendikanın rengi sarı olan binasından geliyormuş. Şimdi Türkiye gibi azgelişmiş bir ülkenin çoğu “Allah devlete-millete zeval vermesin” anlayışında olan, geleneksel ilişkilerin ağır bastığı köy kültürüne sahip “emekçi”lerinin sendikalarının sarı renkli bir binaları yok. Onlar için önemli olan, köyden gelen “çift sarılı” köy yumurtasıdır… olmadı mı?

Diyarbekir
29.05.2012






23 Mayıs KESK iş bırakma Diyarbakır eyleminden bir kaç kare... Alanlara böyle inilir...bilmeyenlere duyurulur!!!

































































                                                    







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder